‘Amerikalıların misyonu milli devletleri gömmek, onların boşta kalmış halklarından daha büyük birlikler oluşturmak ve kendi kudretiyle bu yeni düzene karşı muhtemel sabotajcıları sindirmektir, çünkü bunların insanlığa çürüyen bir ideoloji ve şiddet dışında sunacakları bir şey yoktur. ‘
S. HUPE
Çocukluk-Gençlik: 1903’te Viyana’da doğdu. İlk-orta eğitimini Avusturya’da gördü. 1923’te ABD’ye geldi. Yaklaşık yarım yüzyıl önce Dışpolitika Araştırma Enstitüsü’nü kurdu (Foreign Policy Research Institute - FPRI). Bu sürede kurumun önemli bir kolu olarak hizmet etti. Çalışma arkadaşları William Yandell Elliott, Henry Kissinger, Zbigniew Brzezinski ve diğerleri idi; hedef ABD Anayasası’nı yıkmaktı. Yarım yüzyıl, Amerika dahil tüm milli devletleri gömecek dünya imparatorluğunun savunucusu oldu.
Görevleri: Yatırımcı bankacı (1927-37); 2. Dünya Savaşı’nda ABD devlet görevlisi olarak savaş sonrası ile ilgili planlama; Pennsylvania Üniversitesi’nde görev (1946-69); 1955’ten itibaren bu üniversitenin Dışpolitika Araştırma Enstitüsü’nde müdürlük; Başkan Nixon’a dışpolitika danışmanlığı; Seylan Büyükelçiliği (1970-72); Belçika büyükelçiliği (1972-74); İsveç Büyükelçiliği (1974-7); NATO’da Amerikan elçisi (1976-77); Türkiye büyükelçiliği (1981-89)
Faaliyetleri: İlk dönem Nazi Almanyası’ndaki Rus göçmenler ve buradaki Wall Street yatırımları için arabuluculuk görevlerinden sonra Strausz Hupe, “Jeopolitik” (Geopolitics) adlı eserini yazdı; eser 1942’de yayınlandı. Bu kitapla Isaiah Bowman’dan kariyer sponsorluğu kazandı; bu kişi Strausz Hupe’yi gizli devlet görevlerine soktu; CIA direktörü Allen Dulles’ın çevresi ve İngiliz-Wall Street güç ekseni çevresiyle de tanıştırdı.
Bowman Başkan Roosevelt’in savaş sonrası hedeflerine karşı bir jeopolitikçiydi; “The Inquiry” (Soruşturma) adlı bir haberalma servisinde yönetici olarak albay Edward House için çalışıyordu; bu kişi Woodrow Wilson yönetimi kontrolörüydü. Bowman, Walter Lippmann ve diğer sağ kanat, Wells’in Tek Dünya ütopyası destekçileri, İngiliz ütopist ihtilalci fikirlerini ABD politikası içine soktular. Bowman Dışilişkiler Konseyi’nde (Council on Foreign Relations - CFR) üst düzey organizatördü; Wilson’un başkanlığını kullanarak Anayasa’yı ve Amerikan bağımsızlığını baltalamaya çalıştı.
FPRI ve “ORBİS”: Strausz Hupe FPRI’yi 1950’lerde kurdu; hemen en yakın çalışma arkadaşı William Yandell Elliott’u ve onun “yaratığı” Henry Kissinger’ı FPRI’nin yayın organı Orbis’in yayın kuruluna aldı.
Bu jeopolitik üç aylık derginin ilk sayısında (1957) Strausz Hupe’nin makalesi “Yarın’ın Dengeleri” (The Balance of Tomorrow), gelecek 50 yıl içinde komünizmin çöküşünü tahmin etti; bundan sonra ABD öncülüğünde yeni bir global imparatorluk doğacak, sonuçta ABD çökecek ve dünya hakimiyeti başka, adı verilmeyen bir ülkeye kayacaktı.
Şöyle yazıyordu:
“Gelecek Dünya düzeni Amerikan evrensel imparatorluğu mu olacak? ... Bu olsa olsa ... tarihi bir dönüşümün son aşamasını teşkil edecektir ... Amerikalıların misyonu milli devletleri gömmek, onların boşta kalmış halklarından daha büyük birlikler oluşturmak ve kendi kudretiyle bu yeni düzene karşı muhtemel sabotajcıları sindirmektir, çünkü bunların insanlığa çürüyen bir ideoloji ve şiddet dışında sunacakları bir şey yoktur.
Çok mümkündür ki, bu misyonun tamamlanması Amerika’nın tüm gücünü bitirecek, ve sonra tarihi ağırlık merkezi başka bir millete kayacaktır. Ama bunun çok önemi yoktur... Çünkü gelecek elli yılda gelecek Amerika’nındır. Amerikan imparatorluğu ve insanlık hasımlar olmayacak, daha çok bu ikisi, barış ve mutluluk içindeki evrensel bir düzenin iki ayrı adı olacaktır. ‘Novus orbis terrarum.’ (Yeni dünya düzeni)”
Bu stratejiyi pratiğe dökmek için Strausz Hupe 1969’da yeni bir kariyere başladı: Diplomatlık; ayrıca Nixon’un baş dışilişkiler danışmanı ve Kissinger’ın “alternatifi” idi.
Onun en dikkate değer zamanları Türkiye’de geçirdiği sekiz yıldır. Burada İngiliz Bernard Lewis’in planlarına uygun olarak, yeni bir “Osmanlı imparatorluğu” kurulması, buna paralel Sovyetler içinde ve etrafında Türki unsurların başkaldırması, aynı zamanda “Büyük İsrail”le Türk ittifakı ve bu şekilde İslam dünyasının parçalanması ve ateşe boğulması için uğraştı. Strausz Hupe FPRI’nin yeni direktörü olarak Daniel Pipes’ı kendi elleriyle göreve getirdi; bu kişi radikal bir sağ kanat Siyonist idi; İslam’a karşı sürekli nefret malzemesi üretiyor ve “ele avuca sığmaz müttefik İsrail” senaryosu ile ABD’yi yıkmayı hedefliyordu.
FPRI, bu meyanda, darbecilerin “uygarlıklar çatışması” saldırı merkezi olarak ortaya çıktı. Şimdiki Orbis yayın kurulu üyeleri arasında Ronald Lauder (Ariel Sharon ve Benjamin Netanyahu’nun finansörü), Bernard Lewis, Samuel Huntington, Alexander Haig (1), neo konservatif (neocon) liderler Midge Dexter ve Martin Peretz, eski Başsavcı Richard Thornburgh, eski CIA direktörü James Woolsey ve Strausz Hupe’nin kendi vardır (Strausz Hupe yazı kaleme alınırken 98 yaşında ve faal hayattan çekilmiş idi).
Yayınlar:
l Geopolitics: The Struggle for Space and Power, 1942 (Jeopolitik: Toprak ve Güç İçin Savaş) “Jeopolitik” kelimesini Amerikan lugatına getiren eser olarak bilinir.
Bu kitapta Strausz Hupe Nazizmin Amerikan milliyetçi ekonomi ve dış politikasının ürünü olduğunu şiddetle yalanlar.
2. Dünya Savaşı’nın “yeniden toprak paylaşımı için” çıktığını yazar; Britanya İmparatorluğu “dünyada yayılmanın yollarını tıkamıştır.” Ama Naziler buna meydan okumaktadır. Ona göre, tüm iç sosyo-ekonomik sorunları çözmek için “toprak ve daha çok toprak fethine” girişmişlerdir.
Naziler bu jeopolitik doktrini nereden almışlardır? Strausz Hupe “toprak teorisini milli büyüklük için kaçınılmaz öncül” koyan ilk kişinin Almanya’da doğan Amerikalı iktisatçı Friedrich List olduğunu söyler. Ona göre List, “Henry Clay’in dostu ve Alexander Hamilton’un talebesi olarak hayat alanları (Lebensraum) teorisini ortaya atmıştır.” Burada Strausz Hupe Amerika’nın Hamilton’cu ve Lincoln’cu sistemini Hitlercilik ile birleştirir. İddiasına göre, List Almanya’nın “üretim ve ticaretini korumacı politikalar ve bir Denizcilik Yasası ile geliştireceğine” inanıyordu. Ama, ekonomik gelişme için Kuzey ve Baltık denizlerinden Karadeniz ve Adriyatik’e uzanan geniş ve kolay ulaşımlı bir bölgeye ihtiyacı vardı.”
Kitapta Strausz Hupe, Nazi politik stratejisini daha da geriye Monroe doktrinine dayandırır. Ona göre olay bir “uygulamalı coğrafya” sorunu olup, “tarihsel koşullardan çıkarılmış bir hak” değildir. Aslında Başkan Monroe’nun Kongre’ye Doktrini sunuş mesajı Habsburg monarşisinin siyasal sistemine karşıt (Habsburglar Strausz Hupe’nin favorisidir) bir Amerikan sistemi şeklindedir; korumacı gümrük tarifeleri ve devletin yürüteceği ulaşım projeleri teklif eder; Strausz Hupe ise bunlara söver.
Öte yandan “Monroe Doktrini’nin ilk ve tek jepolitik prensipler uygulaması olarak (Hitler’in stratejisti Karl) Haushofer’e ilham verdiğini” yazar.
Haushofer’in kendi ise eserinin İngiliz emperyal stratejisti Halford Mackinder’dan mülhem olduğunu iddia eder. Strausz Hupe, Mackinder’ın “parlaklığını” övmekle birlikte, onun Haushofer’in kaynağı olduğunu reddeder. Ve Isaiah Bowman Strausz Hupe’yi kendi ABD hükümet jeopolitik yuvalanmasına dahil ettikten sonra Bowman ve arkadaşları yaşlı Mackinder’a Dışilişkiler dergisi “Foreign Affairs” in New York Konseyi için Temmuz 1943’te bir makale yazdırırlar. Konu Amerika’nın Sovyetler’le 2. Dünya Savaşı ittifakının koparmasıdır. Mackinder’ın makalesi bunun yerine bir İngiliz amerikan imparatorluğunun gereklerini soralar.
Diğer eserler:
l The Balance of Tomorrow (Yarının Dengeleri), 1945,
lThe Zone of Indifference (İlgisizlik Bölgesi), 1952,
l International Relations in the Age of the Conflict Between Democracy and Dictatorship (Demokrasi - Diktatörlük Çatışması Çağında Uluslar arası ilişkiler) (1954)
l Power and Community (İktidar ve Toplum, 1956)
l The Idea of Colonialism (Sömürgecilik Fikri, 1958)
l Protracted Conflict (Uzamış Çatışma, ortak yazar olarak, 1959)
l Forward Strategy for America (Amerika’nın İlerleyen Stratejisi,1961)
l Building the Atlantic World (Atlantik Dünyasını İnşa Etmek, 1963)
l In My Time: An Eclectic Autobiography (Benim Zamanım: Eklektik Bir Otobiyografi, 1965). Burada Strausz Hupe Napoleon Bonaparte’a hayatı boyu sürmüş tapmak derecesindeki hayranlığı üzerine uzun uzun söylev verir; Napoleon belki tek gerçek ve orijinal jeopolitikçidir; onun Avrasya “Kalbgahını” (Rusya) fetih arzusu Mackinder ve Haushofer’den öncedir.
Strausz Hupe örtük ifadelerle 1. Dünya Savaşı sonrası Almanyası’nda çeşitli faşist gruplarla yaşadığı maceralarını ve Almanya’da 1930’larda Wall Street ve İngiliz bankacılar için çalışmalarını anlatır. Ama bu kurumların hiçbirinin adını anmaz.
Ama otobiyografisinde bir kişiden, Gero von Schultze-Gaevernitz’ten bahseder; onun eski arkadaşıdır; 1. Dünya Savaşı’nın akabinde Münih’teki beraberliklerinin ilk günlerinden beri Gaevernitz ilk Nazi eylemcilerinden biridir; öte yandan onun aile bağları New York bankerlerine dek uzanır ki, bu kişiler Hitler’in yükselişini desteklemişlerdir. Almanya’yı 2. Dünya Savaşı yaklaşırken terkeder ve Allen Dulles’ın Nazi liderlerini teslim prosedüründe baş Alman danışman olur.
Burada da Gaevernitz’in çizgisi yine Strausz Hupe’ninkiyle kesişir; o da Dulles’la çalışmaya başlamıştır -Dulles’la işbirliği CIA’den önce de sonra da devam eder. Çeşitli siyasi projeler üzerine çalışırlar; bunların arasında Almanya’da savaş sonrası düzen, ve Özgür Küba Komitesi vardır, bu sonuncu darbeci gruba Lee Harvey Oswald üyedir (2).
1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Strausz Hupe’nin 1957’deki makalesi, Orbis’in Aralık 1991-Ocak 1992 sayısında tekrar yayınlanır. 1957’deki eseri takdim eden Daniel Pipes, Strausz Hupe’nin komünizmin ölümünü önceden bildiğini ve binyılın sonuna yaklaşılırken ABD’nin yeni bir evrensel imparatorluk kuracağını ve kurmak zorunda OLDUĞUNU söylediğini bildirir. Pipes, yalnız bunun “Batı kültürü ve insanlığın” bekasını sağlayabileceğini de vurgular. Okuyucuya hatırlatmada bulunarak derginin adının (Orbis) “novus orbis terrarum”dan geldiğini söyler; bu strausz Hupe’nin makalesinin son cümlesidir; Latincedeki anlamı “yeni dünya düzeni”dir. n
=================
1 ) Eski NATO Müttefik Kuvvetler Komutanı ve Malta Şövalyesi; 1980’de Kenan Evren onun “askerce” sözüne güvenerek Yunanistan’ın NATO’ya dönmesine Türk vetosunu kaldırmış; bunun karşılığında bu askerce söz gereği Yunanistan’ın da Türkiye’nin AET’ye (o zamanki Avrupa Birliği) girmesine güçlük çıkarmamasının sağlanması beklenmişti. Ç.n.
2 ) Başkan John F. Kennedy’yi öldürmekle suçlanmış ve mahkemeye götürülürken öldürülmüştür. Ç.n.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder