22 Ağustos 2011

COUNCIL ON FOREIGN RELATIONS (CFR)



Yeni Dünya Düzeni (tek dünya yönetimi) ve Birleşmiş Milletler’e daha fazla yetki verilmesi konusuna Amerika’nın ilgisi etrafında dönen tartışmalardan kafası karışanlara; meselelerin içyüzünü bilmeyenlere; ve daha fazla arkaplan bilgisi isteyenlere aşağıdaki yazıyı sunuyorum. 


İlk biçimiyle "Savaş ve Barışın Açmazları" adıyla New Mexico State University’de iftihar derecesi için sunulan bu çalışmayla dalga geçildi. Tanınmış, yerel düzeyde atıfta bulunulan bir terörizm ve Orta Doğu "uzmanı" olan Dr. Yosef Lapid tarafından da "paranoya... belki de zihin hastalığının bir göstergesi" şeklinde tarif edildi. Gerisini siz düşünün...

Kaynağa atıfta bulunmak, "bilimsel yöntemdir" ama bu kural "Komplo Teorileri" için pek geçerli görünmüyor. Bin tane kaynak gösterilebilir, yine de "şüphecileri" ("realistleri") ikna etmeyecektir. Bana öyle geliyor ki, kanıtlara bakmayı reddederlerse, "zihin hastalığının göstergeleri" onlar için geçerli. Belki de SİZİN bilmenizi istemeyen daha meşum bir şey (gerçeği bilmek gibi) sözkonusu burada. 
 
Paranoyak olmak demek, tehlike ve acı çektirme yanılsamalarına inanmak demektir. Tehlike gerçek ve kanıt da inandırıcı ise, bu durumda yanılsama olamaz. Kanıtları görmezden gelmek ve gerçek OLAMAYACAĞINI ümit etmek, zihin hastalığının daha bir göstergesidir. 
 
Mesele, felsefe veya siyasal görüş farklılığından çok daha öte birşey. "Soğuk Savaş"ın ortasında büyüyen bizim kuşağa, ulusal egemenliğimizi yoketmeye ve anayasal hükümetimizi devirmeye teşebbüs edenlerin vatana ihanet suçu işlediği öğretildi. Tartışılan grubun bu suçu işleyip işlemediğine lütfen siz karar verin. 
 
Eğer bir grup, ulusal hükümetlerin ve çokuluslu şirketleri fiilen kontrol ediyorsa; medyanın kontrolü, vakıf bursları ve eğitim yoluyla dünya yönetimi (hükümeti) propagandası yapıyorsa; ve günün sorunlarını kontrol edip yönlendiriyorsa, bu durumda varolan seçeneklerin çoğunu kontrol ediyorlar demektir. Council on Foreign Relations (CFR = Dış İlişkiler Konseyi) ve gerisindeki finans gücü, yetmiş yıldır yaptığı gibi tüm bunları yapmış ve "Yeni Dünya Düzeni"nin promosyonunu yapmıştır. 
 
CFR, Amerika Birleşik Devletleri’nin Yönetici Eliti’nin promosyon koludur. En etkili politikacılar, akademisyenler ve medya şahsiyetleri buraya üyedirler. CFR, etkisini kullanarak Yeni Dünya Düzeni’ni Amerikan hayatına nüfuz ettirmekte kullanıyor. "Uzmanları" karar alam sürecince kullanılmak üzere bilimsel yazılar yazıyor; akademisyenler birleşik bir dünyanın hikmetini açıklıyor; medya da mesajı yayıyor. 
 
Amerika’daki en etkili insanların nasıl Anayasa’yı ve Amerikan egemenliğini yıkmak için bilinçlice çalışan bir teşkilatın üyesi olduklarını anlamak için, en azından 1900’lerin başına dönmemiz gerekir –her ne kadar, bakış açınıza ve inançlarınıza bağlı olarak, hikaye daha eskilere giderse de. 
 
Bir yönetici iktidar elitinin sahne gerisinde Amerikan yönetimini gerçekten kontrol ettiği görüşü, makam mevki sahibi pek çok Amerikalı tarafından ileri sürülmüştür. 1939-1962 yılları arasında Yüksek Mahkeme yargıcı olarak görev yapmış Felix Frankfurter, "Washington’daki gerçek yöneticiler görünmezler, sahne gerisinden iktidar kullanırlar" demişti. Bir arkadaşına gönderdiği 21 Kasım 1933 tarihli bir mektupta Başkan Franklin Roosevelt, "işin gerçeği şu ki (bunu sen de ben de biliyoruz), büyük merkezlerdeki bir finans unsuru ta Andrew Jackson’ın günlerinden bu yana yönetime sahip olmuştur". 23 Şubat 1954’te Senatör William Jenner bir konuşmasında şu uyarıda bulunmuştu: "Görünüşte anayasal bir hükümetimiz var. Hükümetimiz ve siyasi sistemimiz içinde, bir başka yönetim biçimini temsil eden bir organ, Anayasamızın modası geçtiğine inanan bir bürokratik elit var". 
 
Baron M. A. Rotschild’da şöyle yazmıştı: "Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, kanunlarını kimin yaptığı umurumda değil". Bir hükümeti kontrol etkin biçimde kontrol etmek için tek gerekli olan, parası üzerindeki kontrole, yani para ve kredi arz ve talebi üzerinde tekeli bulunan bir merkez bankasına sahip olmaktır. Bu, İngiltere Merkez Bankası gibi özel mülkiyet altındaki merkez bankalarının kurulmasıyla Batı Avrupa’da yapılmıştı. Georgetown’lı profesör Carrol Quigley (Georgetown’dayken Bill Clinton’un akıl hocasıydı) merkez bankalarını kontrol eden yatırım bankerlerinin hedeflerine dair şunları yazmıştı: "her ülkenin siyasi sistemine ve bir bütün olarak dünya ekonomisine egemen olabilecek çapta ve özel ellerde bir dünya finans kontrol sisteminin yaratılmasından başka birşey değil...dünyanın uyum içinde hareket eden merkez bankaları ve sıkça yapılan özel toplantı ve konferanslarda ulaşılan gizli anlaşmalar tarafından feodalist bir tarzda kontrol edilen bir sistem.."
Bir Amerikan merkez bankası kurma yönündeki ilk çabalardan olan The Bank of the United States (1816-36), ulusu tehdit ettiğine inanan Başkan Andrew Jackson tarafından lağvedilmiştir. Şöyle diyordu: "Şimdiki bankanın Amerikan yönetimini kontrol etmek için sarfettiği cesur girişim ve ortaya çıkardığı büyük rahatsızlık, bu kurumun kalıcılaştırılması ya da benzer birinin kurulması hatasına düşmesi durumunda Amerikan halkını bekleyen kaderin müjdecisidir". 
 
Thomas Jefferson da şunları yazmıştı: "Merkez Bankası, Anayasamızın ilkelerinin ve biçiminin mevcut kurumlar arasındaki en büyük düşmanıdır... Eğer Amerikan halkı, özel bankaların önce enflasyon sonra da deflasyon yoluyla paralarının basımına izin verirlerse, etraflarında çoğalacak bankalar ve şirketler, halkı tüm mülkünden mahrum bırakacaklardır. Hatta, babalarının fethettikleri kıtada çocukları evsiz barksız kalıncaya kadar."
Bu, Amerika’daki mevcut durumu tarif etmiyor mu?
ABD, 20. yüzyıl başına kadar merkez bankası olmadan yapabildi. Kongre üyesi Charles Lindberg, Sr.’a göre yüzyıl başında, "Para Tröstü 1907 paniğine sebep oldu. Böylece Kongre’yi bir Ulusal Para Komisyonu kurmaya zorladı". John D. Rockefeller, Jr.’in kayınpederi Senatör Nelson Aldrich’in başkanlığındaki Komisyon, bir merkez bankası kurulması yönünde tavsiyede bulundu. 
 
Yasal olmamasına rağmen (zira yalnızca "Kongre para basma ve değerini düzenleme yetkisine sahiptir", ABD Anayasası Madde 1, Fıkra 8), Federal Reserve Act (Merkez Bankası Yasası) görünürde ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve başka krizleri önlemek amacıyla, 1913 Aralık’ında yasalaştı. Fakat Lindberg’in Kongre’yi uyardığı gibi, "bu yasa, yeryüzündeki en büyük tröstü kurmaktadır .. Para Tröstü soruşturmasıyla da varlığı kanıtlanmış olan para gücünün sahip olduğu görünmez hükümet yasallaştırılacaktır". Büyük Bunalım ve daha sonraki sayısız resesyonun gösterdiği gibi, Federal Reserve, canı istediği zaman enflasyon ve federal borç yaratmakta ama istikrar yaratmamaktadır.
1920-1931 tarihleri arasında Temsilciler Meclisi Bankacılık ve Para Komitesi başkanı olan Louis McFadden, şunları ifade ediyordu: "Federal Reserve Act yasalaştığında, Birleşik Devletler halkı, burada bir dünya bankacılık sisteminin kurulmakta olduğunu düşünmüyordu. Dünyayı köleleştirmek için birlikte hareket eden uluslararası bankerler ve sanayicilerin kontrolünde bir süper devlet... Fed, gücünü gizlemek için her yolu denemiştir, ama gerçek şu ki Fed, yönetimin (hükümetin) yerine geçmiştir". 
 
"Federal" olarak adlandırılmasına rağmen Federal Reserve sistemi üye bankaların özel mülküdür. Kendi politikalarını kendisi yapar; Kongre’nin veya Başkan’ın denetimine de tabi değildir. Rezervlerin denetçisi ve tedarikçisi olarak Fed, bankalara kamu mallarına erişim sunmuş, bu da onların kredi verme kapasitelerini artırmıştır. 
 
"Ekonomik Çözümler"de Peter Kershaw, Federal Reserve Banka Sistemi’nin en büyük on hissedarlarını şöyle sıralamıştır: Rothschild: Londra ve Berlin; Lazard Bros: Paris; Israel Seiff: Italy; Kuhn-Loeb Company: Almanya; Warburg; Hamburg ve Amsterdam; Lehman Bros: New York; Goldman and Sachs: New York; Rockefeller: New York (Bu ailelerin tümünün değilse bile çoğunluğunun Yahudi olmasının önemini siz düşünün). Hisse senetlerinin sahipleri, üye olan büyük ticari bankalardır. 
 
Davvy Kidd’e göre, Federal Reserve, basılan her 1000 banknot için Gravür ve Basım Bürosu’na yaklaşık 23 $ ödemektedir. Yani 10.000 adet 100 $’lık banknot (bir milyon dolar) Federal Reserve’e 230 $’a malolmaktadır. Daha sonra da ABD hükümetinden nominal değerine eşit bir teminat alınıyor. Teminat da taşeronları IRS tarafından toplanan bizim toprağımız, emeğimiz ve mal varlığımızdır. 
 
Fed’e parayı düzenleme ve basma (sonuçta enflasyon yaratma) yetkisi vermekle Kongre, özel bankalara diledikleri gibi kar elde etme yetkisini vermiştir. Lindberg’in dediği gibi, "yeni yasa, tröstler ne zaman enflasyon isterse o zaman enflasyon yaratacaktır... Heyecanlı dönemlerde hisse senetlerini yüksek fiyatlardan halka kakalayıp, sonra da bir panik havası yaratarak düşük fiyatlardan geri alabilirler... Hesap gününe yalnızca birkaç yıl kaldı". O gün, 1929’da hisse senedi borsasının çöküşü ve Büyük Bunalım ile geldi. 
 
Fed’e verilen en önemli yetkilerden biri de devlet tahvili alıp satma ve bunları alabilmeleri için üye bankalara kredi verme yetkisiydi. Bu, devlet borçları artırıldığında bankalar için bir başka kazanç mekanizması sağladı. Tüm gerekli olan da borcu kapatacak bir yol bulunmasıydı. Bu da 1913’te gelir vergisinin yasalaşmasıyla gerçekleştirildi. 
 
Ulusal düzeyde bir gelir vergisi, Yüksek Mahkeme tarafından 1895’te anayasaya aykırı bulundu. Sonuçta Kongre’ye bir anayasa değişikliği teklifi verildi. Teklifi veren de Senatör Nelson Aldrich’ten başkası değildi. Amerikan halkına sunulduğu biçimiyle yeterince makul görünüyordu: 20.000 $’ın altındaki gelirler için sadece yüzde 1’lik bir gelir vergisi. Bu oranın artırılmayacağı da garanti ediliyordu. Kademeli bir vergi olduğu için vergi "zenginleri kazıklayacaktı", fakat zenginlerin başka planları vardı, servetlerini korumanın bir yöntemini geliştiriyorlardı bile. 
 
1976’da yayınlanan "Rockefeller Dosyası" adlı kitabında Gary Allen’ın tarif ettiği gibi, "16. anayasa değişikliği eyaletler tarafından onaylanıncaya kadar Rockefeller Vakfı hizmete girmişti...Yaklaşık olarak Yargıç Kenesaw Landis’in Standart Oil tekelinin parçalanmasına hükmettiği zamanlardı bu. John D..., vergiden muaf dört büyük vakıf kurarak vergiden kaçmakla kalmadı, vakıfları "kurtarılmış malları" için bir depo olarak kullandı; kuşaklar boyu gayri menkul ve intikal vergisi vermeden aktarılabilsin diye varlıklarını vergiden muaf yaptı. Rockefeller’lar her yıl gelirlerinin yarısını kukla vakıflarına aktarıp "bağışları gelir vergilerinden düşebilirler". 
 
Servetin kontrolünde sahipliği değiştiren vakıflar aynı zamanda zenginlerin çıkarlarının promosyonunu yapan bir araçtır. Milyonlarca vakıf paraları, koruyucu tıbbı kötüleyip ilaç kullanımını özendirmek gibi hedefler için "bağışlandı". Pek çok ilaç kömür katranı türevlerinden yapıldığından, hem petrol şirketleri hem ilaç üreticileri (ki çoğunun sahibi Rockefeller’dir veya onun kontrolündedir) bu işten en karlı çıkandır. 
 
Hükümete (Federal Reserve’e) çok büyük miktarlarda kredi verme yoluyla (borcu –gelir vergisini- geri ödememin bir yöntemi ve zenginleri (vakıfları) vergilendirmeden bir kaçış), geriye kalan tek şey, para borçlanmak için bir bahane bulmaktı. Ne güzel bir "tesadüf" ki 1914’te I. Dünya Savaşı çıktı ve Amerika’nın savaşa katılımıyla ulusal borç 1 milyar $’dan 25 milyar $’a yükseldi. 
 
Woodrow Wilson 1913’te görevdeki William Howard Taft’ı yenerek Başkan seçildi. Taft, bir merkez bankası kurulmasını öngören yasayı veto edeceğini açıkça söylemişti. Cumhuriyetçi oyları bölmek ve görece tanınmayan Wilson’ı seçtirebilmek için J. P. Morgan and Co., Teddy Roosevelt’in adaylığına ve onun İlerici Partisi’ne büyük paralar akıttı. Bir görgü tanığına göre Wilson, Demokratik Parti merkezine 1912 yılında zengin bir banker olan Bernard Baruch tarafından getirildi. Burada tanıştıklarından bir "beyin yıkama dersi" aldı; karşılığında da seçilmesi durumunda Federal Reserve ve gelir vergisi tekliflerini destekleyeceği ve Avrupa’da savaş olması durumuyla ve kabinesinin oluşumuyla ilgili tavsiyeleri "dinleyeceği" sözünü verdi.
İki dönemlik görev süresi içinde Wilson’ın başdanışmanı Albay Edward M. House adında bir adamdı. House’ın biyografi yazarı Charles Seymour, Kongre’den geçmesine rehberlik eden House’ı Federal Reserve Act’in "görünmez koruyucu meleği" olarak tanımlıyor. Bir başka biyografi yazarı da, House’ın "on sekizinci yüzyıl aklının ürünü olan Anayasa’nın tümüyle güncelliğini yitirdiğini, çöpe atılıp yenisinin yazılmasının ülke için daha hayırlı olacağına" inandığını söylüyor. House "Philip Dru: Yönetici" adlı bir kitap yazdı ve 1912 yılında isimsiz olarak yayınladı. Kitabın kahramanı Philip Dru, Amerika’yı yönetmekte ve kademeli bir gelir vergisi, bir merkez bankası ve bir "milletler cemiyeti" gibi radikal değişiklikler getirmektedir.
I. Dünya Savaşı hem büyük bir ulusal borç hem de Wilson’ı destekleyenler için muazzam kazançlar doğurdu. Baruch, Savaş Sanayileri Kurulu’nun başı olarak atandı. Buradan da ulusal ekonomi üzerinde diktatoryal yetkiler kullandı. Baruch ve Rockefeller’ların savaş sırasında 200 milyon doların üzerinde para kazandıkları bildirildi. Wilson destekçisi Cleveland Dodge müttefiklere cephane sattı. ABD’nin savaşa girmesinin verdiği korumayla J. P. Morgan da onlara yüzmilyonlarca dolar kredi verdi. Kar elde etmenin bir motif olduğu kesin ama savaş, dünya yönetimi nosyonunu haklı göstermek için de yararlıydı. William Hoar, "Komplo Mimarları"nda, 1950’lerde Carnegie Endowment for International Peace’in (ezelden beri globalizmi savunuyordu) kayıtlarını inceleyen hükümet müfettişlerinin, I. Dünya Savaşı’nın çıkmasından birkaç yıl önce Carnegie mütevelli heyetinin dünya yönetimi için sahneyi hazırlamak amacıyla ABD’yi büyük bir savaşa müdahil etmeyi planladıklarını gördüklerini anlatmaktadır.
Temel engel, Amerikalıların Avrupa savaşlarına bulaşmak istememesiydi. Provokatif bir olay çıkarılmak zorundaydı (İspanya-ABD savaşını provoke eden savaş gemisi Maine’deki patlama türünden). Bu, 128 Amerikalı yolcu taşıyan Lusitania’nın bir Alman denizaltısı tarafından batırılması ve sonuçta Almanya karşıtı bir havanın yaratılmasıyla gerçekleşti. Savaş ilan edilince, ABD propagandası, tüm Almanları "Hunlar" ve lanetliler olarak tasvir ediyor, savaşa karşı çıkan tüm Amerikalılara da vatan haini damgası yapıştırıyordu. Ancak o zaman için açıklanmayan şey, Lusitania’nın İngiltere’ye savaş malzemesi taşıdığı, bu yüzden de Almanlar için meşru bir hedef olduğuydu. Yine de onlar, New York Times’a büyük ilanlar vererek Amerikalıları gemiye yolcu olarak binmemeleri uyarısında bulunmuşlardı.
Kanıtlar, gemiyi Almanlara batırtmak için bilinçli bir planın varlığına işaret ediyor gibi. "Lusitania"nın yazarı Colin Simpson, savaş sırasında İngiliz Deniz Kuvvetleri’nin başı olan Winston Churchill, Amerikalıları taşıyan bir yolcu geminin batırılması durumunda doğacak siyasi etkiyi kestiren bir rapor hazırlanması emrini verdiğini yazıyor. Alman donanma şifreleri, Britanya adaları yakınlarındaki tüm U-botların nerede bulunduklarını yaklaşık olarak bilen İngilizler tarafından çözülmüştü. Simpson’a göre, İngiliz Deniz İstihbaratı’ndan Binbaşı Joseph Kenworthy’nin "Lusitania bilinçli olarak hayli azaltılmış bir hızda, U-Botların beklediğinin bilindiği bir bölgeye ve eskortları geri çekilerek gönderildiğini" ifade etti. Sonuçta, her ne kadar "bizi savaş dışında tuttu" sloganıyla Wilson 1916’da yeniden seçildiyse de Amerika çok geçmeden kendini bir Avrupa savaşında çarpışır buldu. Aslında Albay House, İngiltere’yle zaten gizli bir anlaşma müzakere etmiş, ABD’yi çatışmaya bağlamıştı. Öyle görünüyor ki Amerikan halkının bu meselede hiçbir dahli olmadı. 
 
Savaşın sonu ve Almanya’ya ağır savaş tazminatları yükleyen Versay Anlaşması’yla Almanya’da Hitler gibi bir liderin yolu açılmış oldu. Wilson Paris Barış Konferansı’na meşhur "ondört noktasını" da götürdü. Ondördüncü nokta, bir "milletler genel teşkilatı" önerisi getiriyordu. Böylece doğan Milletler Cemiyeti, tek dünya yönetimine doğru ilk adımdı. 
 
Wilson’un resmi biyografi yazarı Ray Stannard Baker, Cemiyet’in Wilson’ın fikri olmadığını ortaya koyuyor. "Cemiyet Anayasası’ndaki hiçbir fikir Başkan’dan çıkmadı". Albay House, Anayasa’nın yazarıydı. Wilson’ın tüm yaptığı kendi ifadelerine uyacak şekilde yeniden yazmak oldu.
Milletler Cemiyeti kuruldu ama gerek teşkilat gerekse dünya yönetimi planı başarısızlığa uğradı, zira ABD Senatosu Versay Anlaşması’na onay vermeyi reddetti. "Yeni Dünya Düzeni"nde Pat Robertson, Albay House’un ve diğer enternasyonalistlerin halkın görüşünde bir değişiklik olmadan ABD’nin hiçbir dünya yönetimi projesine katılmayacağının farkında olduklarını belirtiyor. Bir dizi toplantıdan sonra, iki şubesi olan (ABD ve İngiltere) bir "Uluslararası İlişkiler Enstitüsü" kurulmasına karar verildi. İngiltere’deki şube, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Royal Institute of International Affairs) şeklinde oluştu, öncülüğünü de Round Table’ın üyeleri sağladı. 1800’lerde Cecil Rhodes tarafından başlatılan Round Table, dünyadaki İngilizce konuşan halkları birleştirme ve kendi yönetimleri altına sokma amacını taşıyordu.
The Council on Foreign Relations (Dış İlişkiler Konseyi), Amerikan şubesi olarak New York’ta 29 Temmuz 1921’de kuruldu. Kurucu üyeler arasında Albay House ve "American Opinion"ın Ekim 1972 sayısında Gary Allen’in ifadesiyle "J. P. Morgan, John D. Rockefeller, Paul Warburg, Otto Kahn ve Jacob Schiff gibi uluslararası bankacılık kodamanları vardı –ki, Federal Reserve Sistem’in kurulmasını sağlayan da aynı klikti". 
 
CFR’nin kurucu başkanı, J. P. Morgan’ın şahsi avukatı John W. Davis; yardımcısı da yine Morgan çıkarlarını temsil eden Paul Cravath idi. Profesör Carroll Quigley, CFR’yi "J. P. Morgan and Company’nin çok küçük bir American Round Table Grubu’yla ortaklık içindeki bir cephe grubu" olarak tanımlıyordu. Morgan etkisi, zamanla, tek dünya yönetiminin kendi iş felsefelerine de uyduğunu gören Rockefeller’lara kaybedildi. John D. Rockefeller, Sr.’ın söylemiş olduğu gibi "rekabet bir günahtır" ve küresel tekel, onlar uluslararası alanda büyüdükçe ihtiyaçlarına uymaktadır. 
 
Stanford Üniversitesi Savaş, Devrim ve Barış Enstitüsü’nde araştırmacı olan Antony Sutton, bu felsefeyi şöyle tanımlıyor: "Sanayi dallarının tekelci kontrolü, J. P. Morgan ve J. D. Rockefeller için bir hedef idiyken 19. yüzyıl sonuna gelindiğinde derin Wall Street, rakipsiz tekelleşmenin en etkili yolunun "siyasileşmek" ve toplumu tekelciler için çalıştırmak (kamu yararı ve çıkarı adına) olduğunu anladılar". Frederick C. Howe, 1906’da yayınlanan "Bir Tekelcinin İtirafları" adlı kitapta hükümeti kullanma stratejisini açıkladı: "Büyük işlerin kuralları şunlardır .. Tekel elde et; toplum sana çalışsın; ve tüm işlerin en iyisinin siyaset olduğunu unutma...".
Şirketler uluslararasılaştıkça ulusal tekeller artık çıkarlarını koruyamaz oldular. Gereken şey, sahne gerisinden kontrol edilen bir tek dünya yönetim sistemiydi. Plan, Albay House zamanından beri buydu. Uygulamak için de ABD’yi politik ve ekonomik açıdan zayıflatmak gerekiyordu. 1920’lerde ABD, kolay kredi bulunmasının da ateşlemesiyle on yıllık bir refah dönemi yaşadı. 1923 ve 1929 arasında Federal Reserve para arzını % 62 genişletti. Borsa çöktüğünde çok sayıda küçük yatırımcı yıkıldı, ama "içeridekiler" değil. Allen ve Abraham’a göre, 1929 Mart’ında Paul Warburg çöküşün yaklaşmakta olduğuna dair bir sinyal gönderdi ve en büyük yatırımcılar piyasayı terketti. Servetleri yerli yerinde duran bu yatırımcılar, şirketleri değerlerinin çok altında bir paraya satın alabildiler. Bir dolara satılan hisseler, artık beş kuruşa gidebiliyor, zenginlerin satınalma gücü ve serveti muazzam bir artış gösteriyordu.
Temsilciler Meclisi Bankacılık Komitesi Başkanı Louis McFadden’e göre: "Tesadüf değildi. Ustaca tasarlanmış bir olaydı... Uluslararası bankerler, hepimizi yönetenler olarak ortaya çıkmak için burada bir umutsuzluk ortamı yaratmaya çalıştılar". Curtis Dall (Roosevelt’in damadı yatırım şirketi Lehman Brothers’ın yöneticilerinden) çöküş günü New York Borsası’nın işlem salonundaydı. "Roosevelt: İstismar Edilen Kayınpederim" kitabında "çöküş, New York Borsası’nda gündelik paradaki planlanmış ani bir sıkıntının tetiklemesiyle halkın dünya para babaları tarafından planlı bir şekilde "soyulmasıydı". 
 
Çöküş, Wall Street’in başkanlığa hazırladığı Franklin Delano Roosevelt’in (FDR) yolunu açtı. "Küçük insanların adamı" olarak lanse edilse de gerçekte Roosevelt’in ailesi New York bankacılığının 17. yüzyıldan beri içindeydi. Roosevelt’in amcası Frederic Delano, ilk Federal Reserve yönetim kurulunda görev yaptı. Roosevelt, Groton ve Harvard’da okudu; 1920’lerde de onbir farklı şirketin yönetim kurulunda görev yaptığı Wall Street’te çalıştı. Dall, kayınpederinden şöyle bahsediyor: "... Düşüncelerinin, siyasi "cephanesinin" çoğu... kendisi için önceden CFR-Tek Dünya Parası grubu tarafından dikkatlice hazırlanıyordu... Akıllı bir şekilde o, hazırlanan o "cephaneyi" şüphe etmeyen bir hedefin (Amerikan halkının) ortasında patlattı ve böylece başarılı olarak enternasyonalist siyasi desteğini korudu".
Amerika’yı 1934’te altın standardından çıkaran Roosevelt, sınırsız para arzı genişlemesinin, enflasyon dolu onyılların ve bankaların kredi kazançlarının yolunu açtı. Altın fiyatlarını onsu 20 $’dan 35 $’a çıkaran Roosevelt ve Hazine Bakanı Henry Morgenthau, Jr. (CFR’nin kurucu üyelerinden birinin oğlu), uluslararası bankerlere büyük kazançlar sağladı. 
 
Roosevelt’in en fazla hatırlanan programı New Deal, ancak yüksek miktarda borçlanmayla finanse edilebilirdi. Gerçekte, Bunalıma sebep olanlar kurtulması için Amerika’ya borç para verenlerdi. Daha sonra da Ulusal Yara Sarma İdaresi (NRA, Bernard Baruch tarafından 1930’da teklif edilmişti) kanalıyla ekonomiyi düzenleme görevi kendilerine verildi. Roosevelt, Baruch’un müridi Hugh Johnson’ı NRA’ya yönetici olarak atadı. Yardımcısı da CFR üyesi Gerard Swope idi. Ücretleri, fiyatları ve çalışma koşullarını düzenlemedeki geniş yetkileriyle NRA, Herbert Hoover’ın anılarında belirttiği gibi, "tam faşizm; Mussolini’nin "korporatif devlet"inin yeniden canlandırılması" idi. Yüksek Mahkeme sonunda NRA’nın Anayasa’ya aykırılığına karar verdi. 
 
Roosevelt yıllarında Council on Foreign Relations, Amerikan siyasi hayatını ele geçirdi. Hazine Bakanı Morgenthau’dan başka, CFR üyeleri arasında Dışişleri Bakanı Edward Stettinus, Savaş Bakanı Henry Stimson, ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Sumner Welles de vardı. 1934’ten bu yana hemen hemen tüm Amerikan Dışişleri Bakanları ve Henry L. Stimson’dan Richard Chenney’e kadar TÜM Savaş veya Savunma Bakanları CFR üyesi olmuşlardır.
CIA kuruluşundan beri neredeyse hep CFR kontrolü altında olmuştur –CFR’nin kurucu üyesi ve Başkan Eisenhower’in Dışişleri Bakanı John Foster Dulles’ın kardeşi Allen Dulles ile başlayarak. Allen Dulles, Paris Barış Konferansı’na katılmıştı. CFR’ye 1926’da katıldı, daha sonra da başkanı oldu. 
 
John Foster Dulles, Woodrow Wilson’ın Paris Barış Konferansı’ndaki genç gözdelerinden biriydi. CFR’nin kurucu üyesi; Rockefeller’ların hısımı; Rockefeller Vakfı Başkanı; ve Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Başkanı idi.
Roosevelt 1940’ta enternasyonalist Wndell Wilkie’yi ("Bir Dünya" adlı bir kitap yazmış, daha sonra da CFR üyesi olmuştu) yenilgiye uğrattı. Kongre üyesi Usher Burdick o zaman Temsilciler Meclisi salonunda Wilkie’nin J. P. Morgan ve New York bankerleri tarafından finanse edildiği uyarısında bulundu. Kamuoyu yoklamaları çok az Cumhuriyetçinin onu desteklediğini gösterirken medya onu Cumhuriyetçi aday olarak lanse etti. O zamandan bu yana tüm başkan adayları CFR üyesi olmuştur. Gary Allen’a göre, üye olmayan Başkan Truman’a, hepsi CFR üyesi olan altı "akil adam" tarafından danışmanlık yapıldı. 1952 ve 1956’da CFR’li Adlai Stevenson, CFR’li Eisenhower’la yarıştı. 1960’ta CFR’li Kennedy (ki, muhtemelen onların tüm planlarına katılmama cesareti gösterdiği için öldürüldü) CFR’li Nixon’la yarıştı. Cumhuriyetçi Parti 1964’te Nelson Rockefeller’a karşı kendi adayını göstererek Establishment’i şaşkına çevirdi. Rockefeller ve CFR kanadı, Barry Goldwater’ı tehlikeli bir radikal olarak resmetme yoluna gittiler. 1968’de CFR’li Nixon, CFR’li Humphrey’e karşı yarıştı. 1972 "yarışması" CFR’li Nixon’la CFR’li McGovern’a tanık oldu. 
 
CFR’li Başkan adayları arasında George McGovern, Walter Mondale, Edmund Muskie, John Anderson ve John Bentsen de var. 1976’da da Jimmy Carter vardı. O da, David Rockefeller ve CFR üyesi Zbigniew Brzezinski tarafından Japonya, Avrupa ve ABD arasında ekonomik bağlantı ve "dünya ekonomisini yönetme, küresel sistemin yumuşak ve barışçıl evrimini sağlama" amacıyla kurulan Üçlü Komisyon’un üyesiydi. Adı tuhaf bir şekilde üye listesinden 1979’da yokolduysa da CFR direktörü (1977-1979) George Bush ve de CFR üyesi Bill Clinton’ımız var.
Hepsi, Birleşmiş Milletler kontrolünde "Yeni Dünya Düzeni"nin savunusunu yapmışlardır. Ancak problem şu ki, Pat Robertson’ın dediği gibi, "... mevcut Birleşmiş Milletler teşkilatı gerçekte CFR’nin bir yaratığıdır ve binası Manhattan’da halen CFR’nin başkanlığını yapan David Rockefeller’in bağışladığı bir arsa üzerinde bulunmaktadır". İlk BM konsepti, 1943’te Dışişleri Bakanı Cordell Hull tarafından kurulan Gayriresmi Gündem Grubu’nun sonucuydu. Grubun Hull dışındaki tüm üyeleri CFR üyesiydi CFR’nin kurucu üyesi olan Isaiah Brown da bu konseptin fikir babasıydı. 1945’te Birleşmiş Milletler Şartı’nı hazırlayan San Francisco Konferansı’ndaki Amerikan heyetinde şu isimler de vardı: CFR üyeleri Nelson Rockefeller, John Foster Dulles, John McCloy; komünist ajanlar olan CFR üyeleri Herry Dexter White, Owen Lattimore ve Konferansın Genel Sekreteri Alger Hiss. Amerikan heyetine CFR toplam olarak kırk yedi üyesini gönderdi ve sonucu fiilen kontrol etti.
O zamandan bu güne CFR ve onun medyadaki (büyük ölçüde "Washington Post"dan Katherine Graham ve "Time, Life"dan Henry Luce tarafından kontrol edilmektedir), vakıflardaki ve siyasi partilerdeki dostları sürekli olarak Birleşmiş Milletler’e daha fazla yetki ve güç verilmesi için lobicilik yapmışlardır. Bush ve Körfez Savaşı, bir "Yeni Dünya Düzeni" yönündeki çağrılardan yalnızca biridir. 
 
On yıldan fazla bir süre CFR üyesi kalan Amiral Chester Ward, Konseyi en sert eleştirenlerden oldu ve 1975’te "Sedirdeki Kissinger" başlıklı bir kitap yazdı. Ona göre, "Bu elitist gruplar içindeki en güçlü kliklerin ortak bir hedefi var: Birleşik Devletler’in egemenlik ve bağımsızlığını teslim almak". Üyelerin çoğunluğu tek dünya yönetimi ideologlarıdır. Onların uzun dönemli hedefleri, Nixon Yönetimi tarafından benimsenen Eylül 1961 tarihli ve 7277 numaralı bir Dışişleri Bakanlığı belgesinde "eyaletlerdeki iç düzeni korumaya yeterli olanların dışındaki tüm silahlı kuvvet ve silahların elimine edilmesi ve Birleşmiş Milletler’i barış kuvvetleriyle donatmak... Ta ki (BM küresel hükümeti) hiçbir ulusun meydan okuyamayacağı güce erişinceye kadar" şeklinde tarif ediliyor. Ward’a göre, CFR içerisinde "Wall Street uluslararası bankerleriyle onların anahtar temsilcilerinden oluşan küçük ama daha güçlü bir grup var. Temel olarak, küresel yönetimin eline hangi yetkiler geçerse geçsin dünya bankacılık tekelini ellerine geçirmek istiyorlar... Bu CFR fraksiyonunun başında Rockefeller kardeşler var". Unutulmaması gereken şey, sözkonusu olanın çılgın bir marjinal grup olmadığıdır. Bunlar, dünyadaki en güçlü özel kuruluşların üyeleridir. Amerikan ekonomik, sosyal, politik ve askeri politikasını belirleyen insanlardır. CFR’nin 1993 yılı raporuna göre üyelerinin nüfuz ve kontrolü "akademi dünyasının, kamu bürokrasisinin, iş dünyası ve medyanın önde gelenlerine" kadar uzamaktadır. Kuruluşlarını şöyle tanımlıyorlar: "Paris Barış Konferansı’nın Amerikan katılımcıları, daha fazla sayıda özel Amerikalının ABD’nin artan sorumluluk ve ödevlerine aşina olmasının zamanı geldiğine karar verdiler... Üyelerinin ve daha fazla sayıdaki ilgili Amerikalıların yararına, Amerikan dış politikasını sürekli olarak inceleyebilecek bir kuruluşa ihtiyaç vardı".
CFR, yüzlerce programın sponsorluğunu yapmaktadır. Buralarda üyeler, "Amerikalı ve yabancı yetkililerle ve politika uzmanlarıyla görüş alışverişinde bulunur, iş dünyasını ilgilendiren dış politika sorunlarını ele alır; ve ABD çapındaki ilişkili toplum önderleri, karar vericilerle biraraya gelir". CFR, "pekçok fikre ev sahipliği yaptığını, hiçbirini savunmadığını" ve "Amerikan hükümetiyle hiçbir bağlarının olmadığını" söylüyor. Evet şunları saymazsak hiç bağları yok: "Konsey’in bir üyesi Birleşik Amerika’nın Başkanı seçildi... Onlarca başka Konsey’li meslektaş, kabinede ve kabine altı görevlere atandı ("Foreign Affairs"de tarif ettikleri gibi). Bunun yanında Kongre’nin, Yüksek Mahkeme’nin, Genelkurmay’ın, Federal Reserve pekçok üyesi ve pek çok başka federal bürokrat CFR üyesidir. Hükümetle BAĞLANTILI değiller; hükümetin KENDİSİDİRLER.

Bir başka görüş de CFR’nin resmi yayını "Foreign Affairs" dergisinin 50. yıl sayısında ifade edildi. "Ulusal Amacımıza Dair Düşünceler" başlıklı ve Kingman Brewster, Jr. imzalı bir makaleye göre amacımız kendi milliyetimizden kurtulmak ve "egemenliklerini bizimle paylaşmaları için başkalarını davet ederken biraz risk almak" olmalıdır. "Riskler" arasında, küresel bir BM hükümetinin güçlerine karşı çaresiz kalıncaya kadar silahsızlanmak da var. Egemenliğimizi, "dünya toplumu" yararına güle oynaya dünya hükümetine devretmeliyiz. 
 
Bugün önümüzde, Almanya’daki bir Amerikan askeri olan ve BM üniforması giymeyi reddeden, bu yüzden de idari bir kararla terhis edilmeyle karşı karşıya bulunan Michael New örneği çarpıcı bir şekilde duruyor. New, haklı olarak Amerikan Anayasasını (BM’i değil) savunmak üzere yemin ettiğini söylüyor. Başka pekçok Amerikalı da, be dahil, o yemini etti ve Anayasa’yı savunmanın hala bizim namus görevimiz olduğuna inanıyor, zira Tanrı huzurunda edilen yemine sadık kalınmalıdır (mahkemelerde gerçeği söylemek yahut da memuriyete başlarken bu yemini başka ne için edelim ki?). Bugünlerde Tanrı’ya ve adına edilen yemine İNANMAK yoksa suç mu? 
 
Bu arada, Anayasamızı ve egemenliğimizi yoketmek isteyen başkaları onurlandırılmakta, makam mevki verilmekte. Onlar hiç değilse ikiyüzlü değiller; sadece aşırı kibirliler. Eski Dışişleri Müsteşar yardımcılarından Richard N. Gardner’in görüşüne göre (Foreign Affairs, Nisan 1974), "kısacası ‘dünya düzeni evi’ aşağıdan yukarıya doğru inşa edilmeli; yukarıdan aşağıya değil. Ulusal egemenliğe yönelik son hamle (onu parça parça eriterek), eski tarz saldırılardan daha başarılı olacaktır.
CFR kurucu üyesi Paul Warburg’un oğlu ve Roosevelt’in "beyin tröstünün" üyesi, 17 Şubat 1950’de Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki ifadesinde "sevseniz de sevmeseniz de dünya hükümetimiz olacak –fetihle ya da rızayla". Bu konuşan bir AMERİKALI mı yoksa tehlikeli bir çılgın mı? "Bizi FETHETMEKLE tehdit eden bu "Biz" kim? Onlar aslında bunu yapacak gücü olan bir grup ve bunu hergün azar azar yapıyorlar.
Medyadaki, eğitim ve eğlence alanındaki CFR üyeleri, "hümanizm" ve dünya kardeşliği propagandalarını yayıyorlar. Bir dünya hükümeti altında hepimiz barış içinde yaşamalıyız ve milliyetler ve vatanperverlik gibi bencil şeyleri de unutmalıyız. Kendi sorunlarımızı çözebiliriz. Tanrıya veya moral değerlere ihtiyacımız yok. Bunların hepsi görece zaten, öyle değil mi?.. Çünkü gerçekte biraz manevi karakter ve değerlerimiz olsaydı, bu insanların aslında KÖTÜ oldukları sonucuna varabilirdik. Kitabı Mukaddes, para sevgisinin tüm kötülüklerin anası olduğunu söylüyor. Bu insanlar kötüdür, zira parayı ve gücü severken aç gözlülük onları amaçları için herşeyi yapmaya sürüklüyor. Tüm maneviyat ve bilinçlerini kaybettiler; bu tür kavramların ve de Anayasamızın "modası geçmiş" olduğuna inanıyorlar.
Harcayamayacağı kadar servete sahip olmak deliliktir. Ve hala asla yeterli değildir. Hükümetleri kontrol etmek, savaş çıkarmak, dünyayı yönetmek için komplo kurmak zorundadırlar. "Sıradan insanlar", onların servetlerini nasıl kazandıklarının farkına varıp, onu geri almak ve suçlarının bedelini ödetmek istemesinler diye. Bu nedenledir ki bizi birbirimize düşürüyorlar... Siyahı beyaza, erkeği kadına, taşrayı kente, çiftçileri çevrecilere karşı karşıya getirerek...
Biz İnsanlar bir başka standarda tabi tutuluyoruz. Biz Başkanı veya bir kamu görevlisini tehdit edersek, suç işlediğimiz sonucuna varılır... Oysa Bir-Dünya-Çetesi, Anayasayı ve bu ulusun egemen yöneticileri olan Biz İnsanların özgürlüklerini tehdit edebilir, ama hiç bir şey söylenmez, yapılmaz. 
 
Belki de İnsanoğlunun onlara yapabileceğinden korkmuyorlar...Herşeyi ayarladıklarına, güç ve servetlerinin bu dünyada galip geleceğine inanıyorlar. Ancak Anayasayı savunacaklarına Tanrı huzurunda yemin edenler (Başkan, Kongre üyeleri ve ordu), gerçekten korkacak birşeylerin olduğunu bir gün görebilirler. CFR’nin toplam üye sayısı yaklaşık 3000’i bulmaktadır. Aşağıdaki kısmi liste, 1993’teki Yıllık Rapordan alınmıştır:
Elliott Abrams, ROGER ALTMAN, John Anderson, Roone Arledge, LES ASPIN, BRUCE BABBITT, Howard Baker, William Bennett, LLOYD BENTSEN, Shirley Black, Tom Bradley, TOM BROKAW, Harold Brown, RONALD BROWN, Z. Brzezinski, WILLIAM BUCKLEY, Frank Carlucci, JIMMY CARTER, John Chancellor, Richard Cheney, Henry Cisneros, BILL CLINTON, William Colby, WARREN CHRISTOPHER, Mario Cuomo, James Dalton, Richard Darman, JOHN DEUTCH, Charles Dodd, Michael Dukakis, L. Eagleburger, Daniel Ellsberg, Geraldine Ferraro, Thomas Foley, GERALD FORD, Robert Gates, DAVID GERGEN, NEWT GINGRICH, RUTH GINSBERG, Katherine Graham, ALAN GREENSPAN, Alexander Haig, Richard Helms, Benjamin Hooks, C. Hunter-Gault, JESSE JACKSON, Bernard Kalb, N. Katzenbach, George Kennan, John Kerry, Jean Kirkpatrick, Henry Kissinger, ANTHONY LAKE, JIM LEHRER, I. R. Levine, John Lindsay, Richard McFarlane, George McGovern, Robert McNamara, Robert McNeill, George Mitchell, Walter Mondale, Daniel Moynihan, Edmund Muskie, Jack Nelson, Paul Nitze, SANDRA O'CONNOR, Claiborne Pell, Richard Perle, COLIN POWELL, DAN RATHER, ALIVE RIVLIN, Charles Robb, David Rockefeller, John Rockefeller, William Rogers, Walt Rostow, W. Ruckelshaus, Warren Rudman, Dean Rusk, Carl Sagan, Harrison Salisbury, Jonas Salk, DIANE SAWYER, John Scali, James Schlesinger, Daniel Schorr, PAT SCHROEDER, Brent Scowcroft, William Scranton, DONNA SHALALA, William Shirer, S. Shriver, George Shultz, Gary Sick, L. Silberman, William Simon, Steven Solarz, G. Stephanopoulos, David Stockman, Robert Strauss, Peter Tarnoff, D. THORNBURGH, Stansfield Turner<BR> LAURA D'ANDREA TYSON, Cyrus Vance, John Vessey, Paul Volcker, BARBARA WALTERS, Paul Warnke, Ben Wattenberg, William Webster, Caspar Weinberger, Timothy Wirth, Frank Wisner, JAMES WOOLSEY, Elmo Zumwalt,
CFR’nin geçmişteki ve şimdiki başkanları arasında da su isimler yeralıyor.: George Bush, Thomas Foley, Averell Harriman, David Rockefeller, Donna Shalala, Zbigniew Brzezinski, John McCloy, Douglas Dillon, Adlai Stevenson, Bill Moyers, Cyrus Vance, Henry Kissinger, George Shultz, Alan Greenspan, William Rogers, Lane Kirkland, ve daha birçok ünlü isim.
Üye şirketler:
American Airlines, American Express, Archer Daniels Midland, ASARCO, AT&T International, Atlantic Richfield, Avon Products, BMW of North America, Bank of America Bankers, Trust Barclays Bank, Bristol-Myers Squibb, Capital Cities/ABC, Chase Manhattan Bank, Chevron Citibank/Citicorp, Coca-Cola, Deere & Company, Dow Chemical, Dow Jones &Company, Dun &Bradstreet, E. I. du Pont, Estee Lauder, Exxon, Forbes Magazine, Ford Motor Company, General Electric, General Motors, Georgia-Pacific, H. J. Heinz, Hilton Hotels, IBM Corporation, ITT Corporation, John Wiley &Sons, Johnson &Johnson, J. P. Morgan &Co., Peat Marwick, Merill Lynch, Mitsubishi, Mobil Corporation, New York Times, Nippon Steel, USA Occidental Petroleum, Olin Corportation, Paramount Publishing, PepsiCo, Pfizer, Phillips Petroleum, Price Waterhouse, Procter &Gamble, Prudential Insurance, RJR Nabisco, Rockefeller Group, Schlumberger Limited, S. G. Warburg &Co., Siemens Corporation, Smith Barney Shearson, Sony Corporation, Texaco, Times Mirror, Toyota Motor Corp., TRW, Xerox Corporation.
Günahkar melek Albay House’un hala CFR’yi kontrol eden akrabaları var. Karen Elliot House, üyelik komitesinin başkanı ve Jeane Kirkpatrick’le beraber aday gösterme komitesinin de üyesidir. David Rockefeller, 1970-1985 arasında Başkan olarak görev yaptıktan sonra şimdi "Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı"dır. Peter G. Pterson Başkan; Amiral B. R. Inman Başkan Yardımcısı; Thomas Foley ve Jeane Kirkpatrick de Yürütme Komitesinde direktör olarak görev yapmaktadır. 
 
Bu "özel yurttaşların" hükümet görevlilerine ve politika yapıcılara diledikleri zaman ulaşma imkanı var. Ancak toplantılarının sonuçları sadece başka hükümet görevlilerine, şirket görevlilerine veya hukuki partnerlere verilebilir. Katılımcıların özellikli hiçbir açıklamayı, "hemen dağıtılma ve yayılma riski taşıyan" gazete ve televizyon gibi kamu araçlarına vermeleri yasaktır. BİZİM kamu görevlilerimizin özel gruplarla gizlice görüşmelerini yasaklamak gerekmez mi? Kamu görevlileri kamu işlerini ve politikasını kamu forumlarında açıklamalıdır. 
 
Bu grup ve onların Amerika için planları hakkında daha söylenecek çok şey var. "Rockefeller Dosyası"nda Gary Allen’ın belirttiğine göre şehir, vilayet ve eyalet sınırlarını kaldırarak bizi federal bürokratların insafına terkedecek pek çok bölgesel yönetim planının ve "toprak kullanımı" kontrolleri propagandasının arkasındalar. "Herşeyin federal düzeyde kontrolünü istiyorlar. Çünkü federal yönetimi kontrol etmek istiyorlar.."
Silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, fuhuş ve seks köleliği işlerine; ve görgü tanıkları ve gerçeğe yaklaşanlara yönelik çok sayıdaki esrarengiz süikastlere karıştıklarına dair de pek çok suçlama var... Ama o ayrı bir hikaye.. n

REFERANSLAR
Bo Adelmann, 1986. "The Federal Reserve System." The New American, October 17.
Gary Allen, 1976. "The Rockefeller File". Seal Beach, CA: '76 Press.
Gary Allen with Larry Abraham, 1972. "None Dare Call it Conspiracy." Rossmoor, CA: Concord Press.
"Congressional Record," December 22, 1913, Vol. 51.
Phoebe and Kent Courtney, 1962. "America's Unelected Rulers, The Council on Foreign Relations." New Orleans: Conservative Society of America.
Curtis B. Dall, 1970. "FDR My Exploited Father-In-Law." Washington D.C.: Action Associates.
A. Ralph Epperson, 1985. "The Unseen Hand." Tucson, AZ: Publius Press.
"F.D.R.: His Personal Letters," 1950. New York: Duell, Sloan and Pearce.
William P. Hoar, 1984. "Architects of Conspiracy." Belmont MA: Western Islands.
Herbert Hoover, 1952. "The Memoirs of Herbert Hoover, The Great Depression 1929-1941." New York: Macmillan.
Frederick C. Howe, 1906. "Confessions of a Monopolist." Chicago: Public Publishing Co.
Robert C. Johansen, 1980. "Models of World Order," in "Dilemmas of War and Peace."
Peter Kershaw, 1994. "Economic Solutions."
Devvy Kidd, 1995. "Why A Bankrupt America?" Colorado: Project Liberty.
Ferdinand Lundberg, 1938. "America's 60 Families." New York: Vanguard.
Louis T. McFadden, 1934. "The Federal Reserve Corporation, remarks in Congress." Boston: Forum Publication Co.
James Perloff, 1988. "The Shadows of Power." Appleton, WI: Western Islands.
Carroll Quigley, 1966. "Tragedy and Hope." New York: Macmillan.
Pat Robertson, 1991. "The New World Order." Dallas: Word Publishing.
Charles Seymour, ed., 1926. "The Intimate Paper of Colonel House." Boston: Houghton Mifflin.
Colin Simpson, 1972. "The Lusitania." Boston: Little, Brown.
Arthur D. Howde Smith, 1940. "Mr House ob5 Texas." New York: Funk and Wagnalls.
Antony C. Sutton, 1975. "Wall Street and FDR." New Rochelle, New York: Arlington House.
George Sylvester Viereck, 1932. "The Strangest Friendship in History." New York: Liveright.


Hiç yorum yok: