16 Eylül 2002

Filistin, Rusya, Arafat ve Prohanov



“Filistin. Semavi ve mistik ülke. Onu evrene bağlayan göbek kordonundan yeryüzü hayatını besleyen dingin ruh aşağı akıyor. Tarihi pekiştirmek, canlıları diri tutmak için. Yerkabuğunun üstündeki hayat pınarı, orada hayatın nabzı atıyor. Burada Beytüllahim’de İsa doğdu ve insanlığı değiştirdi. Burada Avrupa ve Asya kılıç tokuşturdular.”

Bu sözler Rusya’da yayınlanın “Zavtra” (Yarın) siyasi dergisinin başyazarı Aleksandr Prohanov’a ait. Prohanov Rus sağ fikriyatının içinde müstesna konuma sahip bir isim. Yeltsin’den itibaren Rus devlet başkanlarının fikir danıştıkları bir kişi.
Bugün Filistin’de yaşanan soykırımı bütün dünyanın seyrettiği günde Rusya’dan Filistin davası için övgü dolu sesi yükseliyor Prohanov’un: “Makineleşmiş 21. Yüzyılda milli liderler yok, yüksek maaşlı bürokratlar var, duygu ve cesaret yok, teknoloji ve banka hesapları var, siyasi söylev yok, Piar kampanyaları var, yüreklilik ve fedakarlık yok, erişilmez katillerin nokta vuruşlu silahları var; ve bu yapma, sentetik dünyada Filistin bir kutsallık simgesi, ebedi hayatın ölüme zaferinin simgesi olarak yükseliyor.
Cennetten önceki patlama. Kuşakta dinamit, başta nur halesi. şehitlerin cenazeleri. Özgür insanların bayramı. Arafat en yüksek aziz. Rusya Filistinlileri anlayabilir, çünkü milyonlar anavatan için kendini feda etti ...”
Evet, Rusya Filistinlileri anlayabilir; çünkü Rusya bir Doğu toplumudur. Ve en azından sağ fikriyatının entellektüelleri de bu hali yansıtmaktadırlar. Bir Batılı Arafat’ı ve Filistin mücadelesini övmek istese bu kelimelerle övmezdi. Arafat’ın terörü asla onaylamadığından, Filistin’in ulusal haklarından vs. dem vururdu. Ama bir Rus mücadeleyi böyle övecektir.
Rus sağının antisemit hissiyatını da bu tabloya eklemeliyiz: “İsrail yorgun, insanlığından sıyrılmış. Bu sırnaşık ve arsız tüccarlar Avrupa’dan Amerika’dan tazminatlar almaktan, arsızlık torbalarını mücevherle doldurmaktan, her dilde şakıyıp, Yahudilerin ne acılar çektiğini anlatmaktan bıkmamış.”
İkinci Dünya Savaşı’nın akabinde Amerikalı düşünür Reinhold Niebuhr Lübnan’da bir Maruni devletinin ve Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması gerektiğinden sözetmişti. Niebuhr’a göre bu iki halk Ortadoğu’nun en Batılılaşmış ve Batı’nın değerlerini Ortadoğu’ya getirecek ve aşılayacak sosyal unsurlarıydı.
Lübnan iç savaşı ile Maruni devletinin tasfiyesi 1980’ler başında tamamlandı. Ve şimdi İsrail’in her yaptığını Batı’nın hoşgörmesi Rusya’ya varana kadar Doğu toplumlarının hepsinde ortak bir direniş bilinci mi oluşturuyor dersiniz?
Belki Prohanov’un makalesinin son cümlesi bunun cevabını veriyor: “Ama bu hep böyle gitmez. Tarih devam ediyor. İnsanlık bir, toprak sınırlarla bölünmüş değil ve “ruh istediği yerde yaşar”. Moskova yakınında Patrik Nikon “Yeni Kudüs”ü kurmuş. Kudüs topografyası burada taklit edilmiş: ... Getsemani bahçeleri, Ürdün Irmağı, Golgota. Oraya gidelim ve Efendimizin mezarı (1) başında dua edelim; Rusya için, Rus halkı için, Arafat için.”
Kaynak:
http://zavtra.ru/cgi//veil//data/zavtra/02/437/11.html
—————————————-
1 ) Hz. İsa’nın mezarı: Hıristiyan inancına göre Hz. İsa’nın çarmıha gerilerek öldürülüşünden dirildiği güne kadar yattığı mezar. Bu mezarın üzerine kurulan Hıristiyanlığın en kutsal mekanlarından Yeniden Doğuş Kilisesi son işgalin başından beri İsrail tanklarının kuşatması altındadır.
A. Altay Ünaltay

Hiç yorum yok: